twitting:

    follow me on Twitter

    8 Eylül 2008 Pazartesi

    İki adımlık yolda nasıl kayboldum: İbret verici bir hikaye

    Efendim, birçoğunuz bilmiyor belki ama, bizimkiler Üçkuyular'da bi dükkan açtı bi hafta kadar önce. Daha yeni olduğu için, ara sıra yardıma gidiyorum ben de. Ayrıca farkettim ki, birçoğunuz ne Üçkuyular'ı, ne de İzmir'i biliyor. Pü size, lakin bir şema çizeyim hemen.


    Evet, artık hiç değilse bi fikir sahibisiniz. Evimin önünden minibüse biniyorum, hooop, dükkanın tam önünde iniyorum. Güzel sistem.

    Peki bugün beni dükkana çağırdıklarında öyle mi yaptım? Hayır!

    Otobüse binmeye karar verdim. Zira, teoride bindiğim duraktan geçen her otobüs, Üçkuyular'a uğramak zorundaydı. Durağa gittim, ilk gelen otobüse bindim.
    Lakin pratikte otobüs, pek de alışık olmadığım şekilde Üçkuyular'a vardığında hiç durmadan, meydandan, dükkanın otuz metre ilerisinden geri dönüp tam ters istikamete, Narlıdere yönüne ilerlemeye başladı. "Eheh, neyse ilk durakta inerim" dedim, lakin hesaba katmadığım bir şey vardı: Otoban.

    Otoban, Üçkuyulardan başlıyor ve... eee... Buca'ya gidiyordu. Buca'ya evet. Size yine bi şey ifade etmedi sanırım. Bi şema daha çizeyim:
    (Yazmayı unutmuşum, Buca o üstteki nokta)

    Tahmin edersiniz ki, Otobana girdiğinde, artık geri dönüş için çok geçti. Otoban üzerinde durak da olmadığı için, yaklaşık birbuçuk saat İzmir'in çılgın muhitlerinde dolaştıktan sonra Buca'da indim. 
    Ve Üçkuyulara gittiğinden emin olduğum bir taşıt buldum...

    1 yorum:

    Theodrien dedi ki...

    Ahahaha Kabra. Helal olsun diyorum xD